Skip to main content

Ulusal Düzeyde Savunuculuk

Hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı demokratik bir düzenin temel taşlarından biri, bireylerin ve toplumsal grupların haklarını eleştirel boyutta algılamaları, içselleştirmeleri ve bu haklarını hem kendi yaşamlarında, hem de toplumda gerekli olan değişime önayak olmak amacıyla kullanabilmeleridir.

Kadının İnsan Hakları Derneği, kadınların insan haklarının gelişitirilmesine yönelik yasal değişikliklerin ve uygulamaların gerçekleşmesini sağlamak amacıyla, ulusal ve uluslararası düzeylerde, baskı grupları oluşturur ve eylem kampanyaları düzenler. Ulusal ve uluslararası karar mekanizmalarını etkileme çalışmaları yürütmek, yani sadece tepki göstermekle sınırlı kalmadan kendi alternatiflerimizi oluşturup kabul ettirmeyi hedeflemek ulusal ve uluslararası düzeyde ayrımcı olmayan, kadınların insan haklarını koruyan yasal bir çerçevenin oluşturulması ve devamı için kullandığımız çalışma yöntemlerimiz arasında önemli bir yer tutmaktadır. Bunu bir yandan kararları alan mekanizma ve kişilerle doğrudan ilişkiye geçerek, bir yandan basın, radyo ve televizyonlar kanalıyla kamuoyu yaratarak, baskı grupları oluşturup diğer örgütlerle birlikte kampanyalar düzenleyerek, bir yandan da yayınlar, broşürler, tartışma ve araştırmalar yoluyla savlarımızı destekleyip yaygınlaştırarak yapıyoruz.

Uluslararası sözleşmelerde alınan kararlar ve atılan imzalar, diğer ülkelerde elde edilmiş kazanımlar bu çalışmalarımızın önemli dayanakları arasında yer alıyor. Hükümetlerin girdikleri taahhütlerin zaman ve gerçekleşme açılarından ölçülebilir kriterlere bağlanmasının önemi ulusal alanda yürüttüğümüz çalışmalarda kendisini açıkça ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra, Kadının İnsan Hakları Derneği Türkiye genelinde, 4320 ailenin korunmasına dair kanun kampanyası, 2000-2001 Medeni Kanun Reformu, 2001 CEDAW protokolünün yürürlüğe sokulması, ve 2002 – 2004 Kadın Bakış Açısından TCK Kampanyası dahil birçok kampanya başlatmış ve koordine etmiştir. Bu kampanyalar içerisinde TCK Kampanyası, kadın erkek eşitliğinin sağlanması, ve kadınların ve çocukların bedensel ve cinsel haklarının yasal olarak korunabilmesi için önerdiğimiz 30′dan fazla değişikliğin kabul edilmiş olması yönüyle çok büyük bir önem teşkil ediyor.